[b][center]Tanıtım
Tears: hah, şimdi oldu. Bir sen eksiktin zaten. Yağ, yağ, biraz daha yağ. yeterince ıslanmadım daha
bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu ve tears o minicik eteğiyle (özellikle belinden birkaç(!) parmak kıvırmıştı. Bacakları güzeldi ya, işini biliyordu haspa!)
okuldan eve dönme telaşındaydı.
Tears: Şimdi geç kalacağım, annem yine bas bas bağıracak.Hiii. eve gitmeden ipodu kulağıma yerleştrsem iyi olacak
hoşt yahu. Köpek değil misin, laftan mı anlamıyorusun Allah Allah benim bildiğim köpek Hoşt' deyince gider ya! Hoşt, hoşşşt!
Tears, can sıkıntıyla bir deri bir kemik yağmurdan sıçan gibi ıslanmış köpeğe baktı şöyle bir
analşaıldı ben senden kurtulmanın yolunu biliyorum. Aha da şu mezarlığa giriyorum. Zaten kestirme yolum aslında ama sen boşver onu bilmeyiver. hah, sıkıysa gel peşimden şimdi
Tears köpeğe sırıta sırıta mezarlığa girdi. Köpek mezarlığın kapısında durup başını yana eğdi. Tears'a içinden "kendi akıllı sanıyon değil mi Allahın cahalı? Haa, gir gir de oraya anla Hanyayı Konyayı Allahın garip beş kuruşluk akıllısı." Tears köpeğin kalkıp kuyruğunu bir o yana bir yana kibirle sallayıp gitmesini izledi sonra dönüp yoluna devam etti. hala sırıtıyordu
"yemedi tabii, bir de kendine köpek diyor. hah güleyim bari.... amanınnnnnn"
"şlap şlup"
Tears yüzü koyun çamura düşmüş, çırpındıkça her tarafı çamur oldukça. yetmemiş gibi ağzına burnuna çamur dolmuştu.
"Pohh, tühhh., ıyykkkkkk, bu ne be? Pöhhh"
"Şlapppssssssss"
"Ayyyyyyyyyyyyyy"
"Anammmmmmmmmmm, yandımmmmmmm"
Tears, ayağa kalkarken şap diye ayağı kayıp tekrar yüz üstü çamura dalmıştı. Ama bu sefer herhalde sivri bir dal parçasına denk gelmişti. Hem de iki dikenli. Boynundan kan geliyordu.
"Aha da şimdi yandım. Anam beni kesin öldürecek."
Ne yap et, kolunu kır, burnunu kır ama sakın ha önlüğüne kan bulaştırma demişti"
"Aha da yandım"
"Aha da öldüm ben. Kesin öldüm ya"